22 Şubat 2025

Güncel Haber Sitesi

Eğitim, Sağlık, Ekonomi, Teknoloji Haber Sitesi

Miyopun ‘öngörülemez’ yükselişi

Covid salgınının ardından insanoğlunun kendini içinde bulduğu bambaşka bir salgın daha kapıyı çaldı. Göz doktorlarının teşhis ettiği uzağı görme sorunu olarak tanımlayabileceğimiz 'miyop'lu kişi sayısı şok edici rakamlara yükseldi.

Her sabah – telefonumu kontrol ettikten kısa bir süre sonra ve dişlerimi fırçalamadan kısa bir süre önce – alt göz kapaklarımı aşağı indiriyorum ve her bir göz bebeğime bir kontakt lens takıyorum. O kadar alıştım ki bu rutine artık ayna olmadan bile lenslerimi takabiliyorum.

Miyop olduğumu 12 yaşında öğrendim. İlk gözlüğümü taktıktan sonra, görüş netliğim ergenlik yıllarımda azaldı ve sonunda -4,5 diyoptride sabitlendi.

Şuan gözbebeklerim 24 milimetrelik küreler yerine yumurtaya dönüştüler. Artan eksenel uzunluğum – yani ön taraftaki korneadan arka taraftaki retinama olan mesafe – nesnelerin yanlış yerde odaklandığı anlamına geliyor. Kontakt lens veya gözlük olmadan her şey bulanık.

Çoğu miyop (uzağı göremeyen) arkadaşım gibi, ben de bunu hafif bir engel olarak görmeye başladım ama yönetilebilir bir engel. Dünyanın önde gelen miyop uzmanlarıyla konuşmaya başlayana kadar bir hastalığım olduğunu ya da bu sorunun bir hastalık olarak tanımlanabileceğini hiç düşünmemiştim. En azından önlenebilir bir hastalık. Ve en azından mevcut hızıyla yayılmaya bırakılırsa milyonlarca insanın kör olmasına yol açacak bir hastalık.

13 YILDA 3 KAT ARTTI

Kulağa korkutucu geliyor ama sayılara baktığınızda alarm vermek yerinde görünüyor. Hatta gerekli. British Journal of Ophthalmology‘de yakın zamanda yayınlanan bir araştırmaya göre, küresel miyopi oranı 1990 ile 2023 arasında üç katına çıktı. Dünya Sağlık Örgütü, 2050 yılına kadar dünyanın yarısının gözlüğe ihtiyaç duyacağını ve yüzde 10’unun yüksek miyop (-6 diyoptri veya daha yüksek dereceler) olacağını öngörüyor; bu da ciddi komplikasyon ve hatta körlük riskleri taşıyor.

AMELİYATLAR 11 YILDA 4 KAT ARTTI

Ohio State Üniversitesi’nde optometri profesörü olan Dr. Donald Mutti, “Miyopi kesinlikle bir rahatsızlık olarak görülmemeli ama bir hastalık olarak hak ettiği yeri almalıdır” diyor ve ekliyor:

– Tüm miyop gözlerde görmeyi tehdit eden patolojiler yoktur. Ancak miyopinin göz hastalığı riskini artırdığı kesinlikle doğrudur.

Göz hastalıkları arasında katarakt, glokom ve uzmanların en çok endişe duyduğu iki hastalık yer alır. Bunlardan biri, göz kürelerinizin içindeki jöle olan vitröz sıvının sızmaya başlaması ve retinayı arkadan itmesiyle oluşan retina dekolmanıdır; cerrahisinde “önemli” bir artış yaşanırken, hastanelerde yakın zamanda tedavi gören miyop hastaların oranında da keskin bir artış olduğu biliniyor. Miyop cerrahisinde ise 2012’de %10 olan oran 2023’te %40’ın üzerine çıktı; bu konuda ameliyat olanların yaşlarına bakıldığında gençler orta yaş ve ileri yaş gruplarından çok daha cesur çıktı.


ÇİN’DE DURUM ÇOK VAHİM

Görüşünüzü “gerçekten mahveden” diğer bir durum ise makula dejenerasyonudur. Rotterdam’daki Erasmus Üniversitesi Tıp Merkezi’ndeki miyopi çalışma grubunun bir parçası olan Dr. Jan Roelof Polling, bunun şu anda Çin’de çalışma çağındaki insanlarda körlüğün önde gelen nedeni olduğunu açıklıyor.

Bu sorun bir zamanlar çoğunlukla yaşlı insanları etkileyen ancak artık giderek daha genç hastaları etkileyen bir durum. Retina dekolmanından farklı olarak, bu konuda yapılabilecek çok fazla bir şey yoktur. Polling, “Kanamayı gidermek için göz küresine enjeksiyonlar yapılabilir, ancak bu kadar,” diyor ve ekliyor:

– Tüm yüksek miyopların üçte biri, neredeyse her zaman görme bozukluğuna veya körlüğe yol açan miyop makula dejenerasyonu geliştirir.

Tüm “yüksek miyopların” üçte biri… Bunu ölçeklendirirseniz, alarm nedenini görmeye başlarsınız. Dünya nüfusunun 2050 yılına kadar 10 milyar olması bekleniyor. Bunun onda biri bir milyardır. Bunun üçte biri 333 milyon. Bu rakam, körlüğün ABD’sidir.

Polling, “Bu yüzden şimdi endişelenmeye başlıyoruz,” diyor ve ekliyor:

– Sadece insanların %80-90’ının miyop olduğu ve önemli bir oranının kör olduğu Çin’e bakmanız yeterli. Bu zamanla aileler için büyük bir endişe ve büyük bir masraf kalemi olacak. Bu çok daha büyük bir sorun haline gelecek.

GENLER VE DEĞİŞEN YAŞAM TARZI

“Sadece ebeveynlerimizden genler miras almıyoruz – yaşam tarzlarını da miras alıyoruz”

Bu noktada, umarım nedenini merak ediyorsunuzdur. Dünyanın görme yeteneği neden bu kadar kötüleşti? Mevcut tahmin, İngiliz gençlerin %15-20’sinin miyop olduğu yönünde, ancak veri toplamamız Doğu Asya ve Singapur’daki kadar iyi değil, çünkü bu zaten korkunç bir felaket olarak kabul ediliyor. “Dünyanın miyop başkenti” olan Singapur’da yetişkinlerin yaklaşık %80’i miyop. Güney Kore, Seul’de bu durum 19 yaşındaki erkeklerin %96,5’ini etkiliyor.

Bu konuda bir diğer uzman isim Dahlmann-Noor şunları anlattı:

– Geçen yıl yüzlerce veri setini analiz ettik. Beş yaşında bir çocukta miyopi olduğunda, altta yatan sorunun ne olduğunu bulmak için katı bir algoritmamız vardı. Tanı testlerimizi yapardık ve genetik, metabolik veya güvenilir bir şekilde bir sorun bulurduk. Şimdi mi? Daha önce yaptığımız testlerin aynısını yaparsak, miyop olan ve hiçbir sorunları olmayan çocuklar buluruz. Sadece miyopturlar. Yani miyopluğun daha erken başlaması yönünde bir eğilim var. Ve basit miyop çocukların kliniklerimize daha erken yaşta gelmesi yönünde bir eğilim var.

Miyopide güçlü bir genetik bileşen vardır. Her iki ebeveyninizin de gözlüğe ihtiyacı varsa, muhtemelen sizin de olacaktır; miyopluk oranları bazı Asyalı ve Afro-Karayipli popülasyonlarda beyaz insanlara göre daha yüksek. Yine de, bunların hiçbiri son zamanlardaki hızlı artışı açıklamıyor. Dahlmann-Noor, değişen gen havuzunun olmadığını söylüyor: “Ancak çok dramatik bir şekilde değişen şey, yaşam tarzlarımızdır. Genlerimizi sadece ebeveynlerimizden miras almıyoruz – onların yaşam tarzlarını da miras alıyoruz.

BALİNALAR BİLE DAHA ÇOK IŞIĞA MARUZ KALIYOR

Ve burada özellikle endişe verici iki faktör var. Birincisi, çocukların ihtiyaç duydukları kadar gün ışığında zaman geçirmemeleri. Gün ışığının retinada göz küresinin büyümesini engelleyen dopamin salınımını uyardığı düşünülüyor. Açık havada yaşayan bir tür olarak evrimleştiğimiz ve artık hayatımızın yaklaşık %90’ını iç mekanlarda geçirdiğimiz için (bu arada bu, ortalama bir balinanın su altında geçirdiği zamandan daha fazla) gözlerimizin düşük ışıklı iç mekanlarla başa çıkmakta zorlandığı fikri o kadar da şaşırtıcı değil. Diğer faktör ise çocukların çok uzun süre “yakın çalışma” ile meşgul olmaları, yani yüzlerine çok yakın şeylere konsantre olmaları ve böylece göz kürelerini erken yaşta yanlış şekilde sıkıştırmalarıdır.

EN KRİTİK DÖNEM: ÇOCUKLUK

Miyopluk göz küresi hala büyürken geliştiğinden, kritik pencere çocukluk dönemidir. Bu nedenle çocuklar için standart tavsiye 20/20/2 kuralı olarak bilinir: yani her 20 dakikalık yakın çalışma için, 20 saniyenizi uzaktaki bir şeye odaklanarak geçirin; ve en önemlisi, her gün iki saatinizi dışarıda geçirin. Ayrıca, gidip gözlerinizi test ettirin.

20 DAKİKA YAKIN ÇALIŞTIYSAN 20 SANİYE UZAĞA BAK!

HER GÜN MUTLAKA 2 SAATİNİ DIŞARIDA GEÇİR (BALKON DAHİL)!

Yani, çevre önemli bir rol oynar. Doğu Asya’daki (özellikle kentsel alanlarda) şok edici derecede yüksek miyopluk oranlarının büyük bir kısmı, oldukça rekabetçi eğitim sistemine dayanıyor gibi görünüyor. Doğu Asyalı çocuklar hayatlarında daha erken okula başlıyor, daha uzun saatler çalışıyor, çok daha fazla ödev alıyor ve dışarıda çok az zaman geçiriyor. Benzer şekilde, Singapur’da çocuklar günde sadece yarım saat dışarıda vakit geçiriyor (ve Singapur’da hava kalitesi aslında çok güzel).

TAYVAN NE YAPTI?

Son yıllarda miyopluk oranlarında düşüş görülen birkaç Doğu Asya ülkesinden biri, 2010 yılında okulları günlük programlarına 120 dakika açık havada zaman geçirmeye teşvik eden Tian-Tian 120 olarak bilinen bir politikayı uygulamaya koyan Tayvan’dır.

Daha az ödev, daha fazla mola mesajı okul çocuklarına uygun sloganlardan biri. Ancak, suçlanacak tek şey okul ödevleri değil; çocukların boş zamanları da değişti. Çin her hafta video oyunları oynayarak geçirilen saatlerin küresel grafiğinde de ilk sırada (İngiltere’nin 7,2 saatine kıyasla Çin 12,4 saat).

Dr. Polling’in Hollandalı gençleri incelerken fark ettiği şeylerden biri de artık gözlük ihtiyacı duyanların akademik çocuklar olmadığı; herkesin gözlük ihtiyacı olduğu. “Eğitim ve miyopluk arasında uzun zamandır bir ilişki var,” diyor. “Eskiden gözlük takan çocuklar üniversiteye devam ederdi ve futbol oynayan çocuklar gözlüksüz kalırdı. Bu durum 2000’den sonra doğan insanlarla değişti. Çünkü herkesin gözü telefonunda.”

Çocukların telefonlara yalnızca 16 veya 17 yaşındayken erişebilselerdi (bazı ülkelerde bu konuya ilişkin adımlar atılsa da), görme yetenekleri üzerindeki etkilerin bu kadar kötü olmayacağını vurguluyor ve ekliyor:

– Göz küresi son haline o zaman ulaşmış olur. Ancak danışma odalarına gelen ve çocuklarının bebek arabasına bir akıllı telefon bağlayan aileler görüyorum. Bir yaşındaki bir çocuk akıllı telefona neden ihtiyaç duysun, ya da oradan izleyeceği bir çizgi filme…?

KAYGI, NARSİZM, UYKUSUZLUK

Cep telefonlarının bir nesil genci kaygılı, depresif, uykusuz, narsisist, korkunç etkileyicilere karşı hassas hale getirdiği fikrine oldukça alıştık – ve gerisi. Amerikalı sosyal psikolog Jonathan Haidt, en çok satan kitabı The Anxious Generation’da kanıtları ayrıntılı bir şekilde ortaya koyuyor ve eğer herhangi bir ebeveyn WhatsApp grubundaysanız, onun tezini biliyorsunuzdur: 2010’da akıllı telefonun yaygın olarak benimsenmesi ve yapılandırılmamış açık hava oyunlarının kademeli olarak aşınması, özellikle genç kızlar arasında daha yüksek intihar ve kendine zarar verme oranlarıyla sonuçlanan bir gençlik ruh sağlığı felaketine yol açtı.

Ve Danimarka’da yapılan bir araştırma, günde altı saatten fazla elektronik cihaz kullanan 16 ila 17 yaşındakilerde miyopluk riskinin iki kat fazla olduğunu buldu. Ancak, uzmanların bu tezi çok fazla zorlama konusunda dikkatli olduklarını vurgulamak gerekir. Dahlmann-Noor, miyopluk eğiliminin akıllı telefonlardan çok öncesine dayandığını belirtiyor. Yüzünüze yakın herhangi bir şeye konsantre olmak görme yeteneğiniz için kötü olabilir. Çocuğunuz dikkatli bir boyama egzersizi yapıyor olabilir, 1992’den miras kalan tetris oynuyor olabilir veya TikTok’ta takılıyor olabilir. Göz küresi ne yaparsa yapsın aynı zorlanma altında olacaktır.

Ayrıca, dışarıda geçirilen zamana göre yakın çalışmanın belirleyici bir faktör olarak ikincil olduğu konusunda genel bir fikir birliği var. Dr. Mutti, 1989’dan beri davranış kalıpları ve miyopluk hakkında veri topluyor ve dışarıda geçirilen zamanın önemli bir faktör olduğuna ikna olmuş durumda. “Çocukların eskiden olduğundan daha az zaman dışarıda geçirdikleri oldukça açık,” diyor. “Çocukken annem bizi evden çıkmaya teşvik ederdi: ‘Akşam yemeği zamanı geri gelin’. Ancak içeride olmak eskiden olduğundan çok daha eğlenceli ve güvenli. Ebeveynler, sokaklarda başıboş dolaşan gözetimsiz çocuklar konusunda daha fazla endişe duyuyor.”

Bunların birçoğunun tamamen mantıklı olduğunu da eklemek isterim. Çocuklarımın dışarıda daha fazla oynamasını isterim. Ancak yakın kentsel çevrem çocuklar için değil, arabalar için tasarlandı. Daha büyük çocukların bile ebeveyn gözetimi ve/veya para gerektirmeyen, açık havada güvenle yapabileceği artık çok az aktivite var. Ve bu belki de insanoğlu için tasarlanan siyasi bir yaklaşım.

*** The Telegraph – Richard Godwin